iman (AMENTÜ)

İMAN

Kıymetli okuyucularım!


Hepimizin malumu olduğu üzere iman, Kelime-i şehadet ve tafsili, Amentü’ün altı esasıdır. İslam ise; otuz iki farzı bilmek, islamın beş şartını yerine getirmektir.

Otuz iki farzı bilmeyenin eskiden şehadeti kabul edilmez, nikahı kıyılmazdı. Nikahın kıyılmasında bir aciliyet varsa, bir görevli, otuz iki farzı teker teker söyler, gelin ile damat tekrar ederler, ondan sonra nikahları kıyılırdı. Aciliyet yoksa, otuz iki farzı öğrenmeleri için bir süre verilir; sonra bu vazife yerine getirilirdi. Büyük alim Ahıskalı Ali Haydar Efendi, “Farzlar otuz iki değil, atmış dörttür: otuz ikisi bilmek ve otuz ikisi de yapmaktır.” buyururlardı.


Cenab-ı Peygamber (sav) Efendimiz “Küllü mevludun yuğradu ala fıtratil İslam – Her doğan, İslam fıtratı üzerine iman ile doğar” buyurmuşlardır. Bu hadis-i şerifi açıklayan Üstaz Şerefeddin Zeynelabidin Hz: “Allah her kulunun gönlüne velayet çekirdeğini koymuştur. Farkta olanlar bu cevherden haberdar olup veliliğe kadem basarlar.” buyurmuştur. Gaflet içinde bunun farkında olamayan gafillere ne demeli? Allah (cc) onları da hidayete erdirsin. Zira Allah ile kul arasında en azim perde gaflettir.

Bu nedenle İslam alimleri “Cenab-ı Hakk nevm-i gafletten uyandırsın.” duasını sık sık yaparlar.

1400 yıl evvel İki Cihan Serveri’nin söylediği yukarıdaki hadis-i şerifin teyidini aşağıdaki gazete haberinde görmekteyiz:

“ABDli bilim adamları, beyinde insanın dindarlığını belirleyen bir nokta bulduklarını açıkladılar. “Tanrı noktası” denilen bölgenin gelişmişliğine göre kişi ya dindar oluyor, ya da inançsız. Dr. Vilyanur Ramachandran, beyinsel fonksiyon olan Tanrıya inanma içgüdüsünün toplum düzeninin sağlanabilmesi için evrimle birlikte geliştiğini söylüyor.”

Bir Amerikalı müslüman mütefekkir: “Türkiye’de daima İslamdan bahsediliyor, konuşuluyor; halbuki imandan bahsedilmeli, konuşulmalı.” demiş. Aslında İslamdan bahis, imandandır; imandan bahis ise islamdandır. Bunlar iç içe iki halkadır.

Hz. Ali Kerremallahu Veche: “İman dil ile ikrar, kalben tasdik, bedenen ameldir.” buyurmuştur. İman Kelime-i Şehadettir: Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resuluhu – şehadet ederim Allah (cc) birdir; yine şehadet ederim Muhammed (as) Allah-u Teala’nın kulu ve resulüdür. Küfürden imana geçiş için bu kelimey-i kutsiye yeterlidir.

Tafsil-i iman ise, Amentü’nün altı esasına acabasız, niçinsiz inanıp iman etmektir. Şöyle ki:

“Amentü billahi – Ben Allah-ü Teala’nın varlığına, birliğine inandım ve ima ettim.”

Büyüksün Allah’ım büyüksün büyük,

Büyüklük yanında kalır pek küçük.

Nefsimiz bizi inkara zorluyorsa onun sesini şu keskin kılıç ile susturunuz: “Madem ki ben varım o halde Allah (cc) var.”

“Ve Melaiketihi – Ben Allah-ü Teala’nın meleklerine inandım be iman ettim.” Pek çok melek vardır. Cebrail, Mikail, İsrafil ve Azrail aleyhisselamlar, bütün meleklerin peygamberleri mesabesindedir.

“Ve Kütübihi – Ben Allah-ü Teala’nın kitaplarına inandım ve iman ettim.” Semavi kitaplar yüz dört tanedir. Bunlardan dört tanesi büyük kitaptır: Zebur, Tevrat, İncil ve Kur’an.

“Ve Rusulihi – Ben Allah-ü Teala’nın peygamberlerine inandım ve iman ettim.” Allah-ü Teala’nın peygamberleri çoktur. Çokluktan kinaye olarak yüz yirmi dört bin denir.Kur’an-ı Azimüşşan’da zikredilenler yirmi beş adettir. Bunlardan ilki Adem (as), sonuncusu da Hz. Muhammed’dir (sav).

“Vel yevmil ahiri ve bil kaderi hayrihi ve şerrihi minallahi Teala – Ben Allah-ü Teala’nın ahiret gününe, kader, hayır ve şerrin Allah-ü Teala’dan olduğuna inandım ve iman ettim.” Bu dünyanın üstü olduğu gibi altı da vardır. Orada zerre miktarı hayrın mükafatı verileceği gibi, zerre miktarı şer de (tövbe edilmedikçe; kul hakkı ise helalleşilmedikçe) cezalandırılacaktır. Hayır ve şerrin yaratıcısı Cenab-ı Hakk’tır. Ancak Allah-ü Teala’nın hayra rızalığı vardır; şerre yoktur. Kul neyi kesbederse Allah onu halkeder. Kul kasib, Allah haliktir. Bütün güzellikler O’ndan, bütün çirkinlikler bizim azgın nefislerimizdendir.

“vel bağsu bağdel mevt – Öldükten sonra yeniden dirileceğime inandım ve iman ettim.” Bu nasıl olacak? Sorusuna, “Başlangıçta dünyaya nasıl geldik ise” cevabı yeterli olacaktır. Zira:

“Ol!” dedi bir kere var oldu cihan,

“Olma” derse mahvolur ol dem heman.

“Hakkun eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resuluhu – Şehadet ederim Allah birdir; yine şehadet ederim Muhammed, Allah’ın kulu ve Resulüdür.”



Allah’ın selamı ve rahmeti üzerinize olsun sevgili kardeşlerim.