Kimler hatta?
Toplam 40 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 40 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 73 kişi Salı Ekim 15, 2024 10:38 am tarihinde online oldu.
En son konular
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
ABDULLAH B. MES'UD'UN(r.a) NASİHATLARI
1 sayfadaki 1 sayfası
ABDULLAH B. MES'UD'UN(r.a) NASİHATLARI
6. FASIL: ABDULLAH b. MES’UD (r.a.)’ın NASİHATLARI
- İbn Mesud (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Ben ne dünyası ve ne de ahireti için çalışmaksızın boşuboşuna duran kişileri sevmem.”[1]
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Sakın herhangi birinizin gecesini yerinden bile kımıldamaksızın, gündüzünü ise böcekler gibi oradan oraya sıçrayarak geçirdiğini görmeyeyim”.
- İbn Mes’ud (ra) şöyle buyurmuştur: “Dünyanın duruşu gitmiş geriye tortusu kalmıştır. Bugün ölüm, her müslüman için bir hediyedir”[2]
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Dünya, yağmur sularının biriktiği çukur gibidir. Onun saf kısmı gitmiş yalnızca tortusu kalmıştır”.
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur: “İnsanların hiç hoşlanmadıkları şu iki şey, yani ölümle fakirlik, ne kadar güzel şeylerdir. Allah’a yemin ederim zenginlik ya da fakirlikten hangisiyle imtihan edilirsem edileyim asla perva etmem. Çünkü zenginlikte zayıflara şefkat ve yardım, fakirlikte ise sabır vardır”.
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur: “İnsan, zirvesine çıkmadıkça imanın hakikatına eremez. Yanında, fakirlik zenginlikten, tevazu şereften sevimli olmadıkça ve kendisini övenle yereni bir tutmadıkça da imanın zirvesine çıkamaz” . - Abdullah b. Mes’ud’un talebeleri onun bu sözlerini şu şekilde yorumlamışlardır:
“Helaldeki fakirlik, haram yollarla elde edilen zenginlikten; Allah’a itaat hususundaki tevazu, Allah’a isyan hususundaki şereften daha sevimli olmadıkça ve hak noktasında kendisini övenle yereni bir tutmadıkça imanın zirvesine çıkamaz”.
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a yemin ederim ki müslüman olarak sabahlayan ya da akşamlayan bir kimseye dünyanın bir musibeti zarar veremez”[3]
- İbn Mes’ud (r.a.) oturduğunda şunları söylerdi: “Siz gece ve gündüzün üzerinden geçtikleri yollarsınız. Her gelen gün ömrünüzün bir kısmını alıp götürmektedir. Siz işlediğiniz amelleri defterinizde bulacaksınız. Ölüm ansızın gelecektir. İnsanlar ektiklerini biçerler. Hayır ekenler iyi ve güzel şeyler, şer ve kötülük ekenler de pişmanlık biçeceklerdir. Ağır hareket edenlerin payını hiç kimse alamayacağı gibi hırslı ve payını bir an önce ele geçirmek isteyen kimseler de nasiplerinden fazlasını elde edemez. Kim bir hayra kavuşursa onu ona Allah Teâlâ vermiştir. Kim de bir kötülükten korunursa onu Allah Teâlâ korumuştur. Takvâ sahipleri (müttakiler) insanların önder ve efendileri, fakihler ise öncüleridir. Onlarla oturup kalkmak insana fayda sağlar”[4]
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Siz hepiniz misafirsiniz Ellerinizdeki dünya malları da birer emanettir. Elbette ki bir gün gelecek misafir gidecek ve emanet olarak kullandığı eşyalar da gerçek sahibine iade edilecektir”.
- Adamın biri İbn Mes’ud’a gelerek
‘Ey Eba Abdirrahman! Bana derleyici ve yararlı bir nasihatta bulun!” dedi. İbn Mes’ud da şunları söyledi:
“Allah Teâlâ’ya hiç bir şeyi ortak koşma! Kur’ân’dan ayrılma ve o nereye giderse sen de oraya git. Senden uzak ve sevmediğin bir kişiden de gelse hakkı kabul et! Bâtılı ise sevdiğin bir dostundan ya da bir yakınından da gelse getirenin üzerine at ve onu kabul etme”.
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Hak ağır ve acı, bâtılsa hafif ve tatlıdır. Nice şehvetler ve arzular vardır ki tatmin edildiklerinde uzun süreli üzüntülere yol açar.
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur: Kalblerin birtakım şehvet ve arzuları, yine bir takim dönüşleri ve gevşemeleri vardır. Onun şehvet ve arzularını ganimet biliniz. Dönüşleri ve gevşemeleri anında ise onları bırakınız.[5]
- Acem çiftçilerinin önderlerinden birkaç kişi Abdullah b. Mes’ud’un yanına geldi. Müslümanlar onların boyunlarının kalınlığına ve sıhhatlılıklarına hayret ettiler. Bunun üzerine İbn Mes’ud şunları söyledi:
“Siz kâfirleri cismen sıhhatli kalbense hastalıklı, diğer taraftan mü’minleri kalben sıhhatli cismense hastalıklı olarak görürsünüz. Allah’a yemin ederim ki eğer bedeniniz sıhhatli fakat kalbiniz hasta olsaydı Allah katında, pislik yuvarlayan böcekten daha değersiz olurdunuz.”[6]
- İbn Mes’ud (ta) şöyle buyurmuştur:
“Herhangi biriniz dini konusunda başkalarını taklit etmesin. Çünkü taklit ettiği kişi iman ettiğinde o da iman etmiş kâfir olduğunda ise o da kâfir olmuş olacaktır. Eğer ille de birisine uymak istiyorsanız bari ölülere uyunuz ve onları taklit ediniz. Çünkü yaşamakta olan bir insanın fitnesinden asla emin olunamaz”.- İbn Mes’ud (r.a.) bir gün arkadaşlarına
“Sakın herhangi biriniz “immea” olmasın!” dedi. Onların
“Ey Eba Abdirrahman! İmmea da nedir?” diye sormaları üzerine de şunları söyledi:
“İmmea “Ben halka bağlıyım. Onlar doğru yolda olurlarsa ben de doğru yolda olur; onlar dalalette (sapıklıkta) olursa ben de dalalette olurum” diyen kişidir. Allah’a yemin ederim ki halk tamamen kâfir olsa dahi siz kendinizi kâfir olmamak için zorlamak mecburiyetindesiniz.”[7]
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur:
“Üç şey ve bir de dördüncüleri vardır ki bunlar üzerine Yemin etmiş olsaydım yeminim boşa girmezdi. Birincisi, Allah Teâlâ, İslâm’dan nasibi olanlarla olmayanları bir tutmayacaktır. İkincisi Allah Teâlâ bu dünyada yardımcısı olduğu kişileri kıyamet gününde de yardımsız bırakmayacaktır. Üçüncüsü kişi sevdikleriyle haşronulacaktır. Dördüncüsü yine yemin etsem yeminimin boşa çıkmayacağı birşeydir ki kim bu dünyada bir müslüman kardeşinin ayıbını örterse Allah Teâlâ da kıyamet gününde onun ayıplarını örtecektir.”[8]
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur: ‘Dünyaya talip olanlar ahiretlerini kaybederler. Ahirete talip olanlar da dünyalarından taviz vermek zorunda kalırlar. Ey insanlar! Siz bâki olanı fâni olana tercih ediniz”.
- İbn Mes’ud (ra) şöyle buyurmuştur: “En doğru söz Allah’ın kitabıdır. Yapışılacak en kuvvetli kulp takvâ kelimesidir. En hayırlı millet (din) İbrahim (a.s.)’ın milletidir. Sünnetlerin en güzeli Hz. Peygamber’in sünnetidir. Hidayetlerin en hayırlısı Peygamberlerin hidayetidir. Sözlerin en üstünü Allah’ı zikretmektir. Kıssaların en güzeli Kur’ân’dır. İşlerin en iyisi hayırla sonuçlananları; en kötüsü ise sonradan icat olunanlarıdır. Az fakat yeterli olan, çok olup da insanı meşgul eden şeylerden daha hayırlıdır. Kurtarabileceğin bir nefis gereklerini yerine getiremeyeceğin bir emirlikten daha iyidir. Nefsini kınamanın ve hesaba çekmenin en kötüsü ölüm anında yapılanıdır. Nedametin en kötüsü ise kıyamet gününde olanıdır. Sapıklığın en kötüsü hidayetten sonra gelenidir. Zenginliğin en hayırlısı nefis zenginliğidir. Kalbde bulunanların en iyisi takvâ’dır. Şüphe küfürdendir. Körlüğün en kötüsü kalb körlüğüdür. İçki bütün kötülüklerin anasıdır. Kadınlar şeytanın tuzaklarıdır. Gençlik bir çeşit deliliktir ölenlerin arkasından bağıra-çağıra ağlamak câhiliye âdetlerindendir. Bazı insanlar Cuma namazına en sonuncu olarak gelip Allah Teâlâ’yı çok az anmaktadır. Günahların en korkuncu ve en büyüğü yalandır. Mü’mine sövmek fâsıklık, onunla savaşmaksa küfürdür. Bir mü’minin malı da aynen kanı gibi haramdır. Kim insanları bağışlarsa Allah da onu bağışlar Allah Teâlâ öfkesini yenenleri mükafâatlandırır ve kendisinden af dileyenleri affeder; felaketlere karşı sabır gösterenleri güzel sonuçlara iletir. Kazançların en kötüsü faizden gelen kazançtır. Yiyeceklerin en kötüsü yetim malıdır. Talihli (said) kimse, başkalarının başına gelenlerden ders ve ibret alan kimsedir. Talihsiz (şaki) kimse de daha annesinin karnında iken talihsiz olan kişidir. Herhangi birinize dünya malından kanaat ettiği kadarı yeterlidir. Herkes sonunda dört arşınlık bir yere (kabre) girecektir. Gidiş âhirete doğrudur ve amellerin insan için önemli olanı en sonuncusudur. Rivayetlerin en kötüsü yalan olanıdır. Ölümün en şereflisi şehitliktir. Belayı tanıyan insan ona karşı tedbir alır ve sabreder, tanımayansa dövünmek zorunda kalır. Kim gurura kapılırsa. Allah Teâlâ onu yerden yere vurur. Kim dünyaya güvenir ve onu dost edinmeye kalkarsa dünya onu yüzüstü bırakır. Şeytana itaat eden kimse Allah’a isyan etmiştir. Allah’a isyan eden kişi de O’nun azabına duçar olur”.
- İbn Abbas (r.a.) şöyle buyurmuştur: Kim riyakarlık yapar ya da şöhret peşinde koşarsa Allah Teâlâ kıyamet gününde onu tüm mahşer halkına teşhir eder. Kim büyüklük taslamaya kalkarsa Allah Teâlâ onu alçaltır ve kim de tevazu gösterirse onu da yüceltir.”[9]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Ebu Nuaym, Hilye I/130; Kenz VIII/232 (Abdurrezzak, benzer şekilde).
[2] Ebu Nuaym, Hilye I/131.
[3] Bu ve bundan önceki üçü: Hilye I/132; Üçünçü hadis ayrıca Sıfatu’s-Safve’de de benzer şekilde rivâyet edilmektedir. (I/164. İmam Ahmed’den).
[4] Hilye, 1/134 (Abdurrahman b. Huceyre’den, o da babasından); Sıfatu’s-Safve: 1/161.
[5] Bu ve bundan önceki üçü: Hilye I/134 (İkincisi Abdullah b. Mes’ud’un oğlu Abdurrahman’dan).
[6] Hilye I/135 (Münzir’den).
[7] Bu ve bundan önceki: Hilye I/136.
[8] Hilye I/137.
[9] Bu ve bundan önceki ikisi: Hilye I/138.
- İbn Mesud (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Ben ne dünyası ve ne de ahireti için çalışmaksızın boşuboşuna duran kişileri sevmem.”[1]
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Sakın herhangi birinizin gecesini yerinden bile kımıldamaksızın, gündüzünü ise böcekler gibi oradan oraya sıçrayarak geçirdiğini görmeyeyim”.
- İbn Mes’ud (ra) şöyle buyurmuştur: “Dünyanın duruşu gitmiş geriye tortusu kalmıştır. Bugün ölüm, her müslüman için bir hediyedir”[2]
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Dünya, yağmur sularının biriktiği çukur gibidir. Onun saf kısmı gitmiş yalnızca tortusu kalmıştır”.
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur: “İnsanların hiç hoşlanmadıkları şu iki şey, yani ölümle fakirlik, ne kadar güzel şeylerdir. Allah’a yemin ederim zenginlik ya da fakirlikten hangisiyle imtihan edilirsem edileyim asla perva etmem. Çünkü zenginlikte zayıflara şefkat ve yardım, fakirlikte ise sabır vardır”.
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur: “İnsan, zirvesine çıkmadıkça imanın hakikatına eremez. Yanında, fakirlik zenginlikten, tevazu şereften sevimli olmadıkça ve kendisini övenle yereni bir tutmadıkça da imanın zirvesine çıkamaz” . - Abdullah b. Mes’ud’un talebeleri onun bu sözlerini şu şekilde yorumlamışlardır:
“Helaldeki fakirlik, haram yollarla elde edilen zenginlikten; Allah’a itaat hususundaki tevazu, Allah’a isyan hususundaki şereften daha sevimli olmadıkça ve hak noktasında kendisini övenle yereni bir tutmadıkça imanın zirvesine çıkamaz”.
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Kendisinden başka ilah olmayan Allah’a yemin ederim ki müslüman olarak sabahlayan ya da akşamlayan bir kimseye dünyanın bir musibeti zarar veremez”[3]
- İbn Mes’ud (r.a.) oturduğunda şunları söylerdi: “Siz gece ve gündüzün üzerinden geçtikleri yollarsınız. Her gelen gün ömrünüzün bir kısmını alıp götürmektedir. Siz işlediğiniz amelleri defterinizde bulacaksınız. Ölüm ansızın gelecektir. İnsanlar ektiklerini biçerler. Hayır ekenler iyi ve güzel şeyler, şer ve kötülük ekenler de pişmanlık biçeceklerdir. Ağır hareket edenlerin payını hiç kimse alamayacağı gibi hırslı ve payını bir an önce ele geçirmek isteyen kimseler de nasiplerinden fazlasını elde edemez. Kim bir hayra kavuşursa onu ona Allah Teâlâ vermiştir. Kim de bir kötülükten korunursa onu Allah Teâlâ korumuştur. Takvâ sahipleri (müttakiler) insanların önder ve efendileri, fakihler ise öncüleridir. Onlarla oturup kalkmak insana fayda sağlar”[4]
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Siz hepiniz misafirsiniz Ellerinizdeki dünya malları da birer emanettir. Elbette ki bir gün gelecek misafir gidecek ve emanet olarak kullandığı eşyalar da gerçek sahibine iade edilecektir”.
- Adamın biri İbn Mes’ud’a gelerek
‘Ey Eba Abdirrahman! Bana derleyici ve yararlı bir nasihatta bulun!” dedi. İbn Mes’ud da şunları söyledi:
“Allah Teâlâ’ya hiç bir şeyi ortak koşma! Kur’ân’dan ayrılma ve o nereye giderse sen de oraya git. Senden uzak ve sevmediğin bir kişiden de gelse hakkı kabul et! Bâtılı ise sevdiğin bir dostundan ya da bir yakınından da gelse getirenin üzerine at ve onu kabul etme”.
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur: “Hak ağır ve acı, bâtılsa hafif ve tatlıdır. Nice şehvetler ve arzular vardır ki tatmin edildiklerinde uzun süreli üzüntülere yol açar.
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur: Kalblerin birtakım şehvet ve arzuları, yine bir takim dönüşleri ve gevşemeleri vardır. Onun şehvet ve arzularını ganimet biliniz. Dönüşleri ve gevşemeleri anında ise onları bırakınız.[5]
- Acem çiftçilerinin önderlerinden birkaç kişi Abdullah b. Mes’ud’un yanına geldi. Müslümanlar onların boyunlarının kalınlığına ve sıhhatlılıklarına hayret ettiler. Bunun üzerine İbn Mes’ud şunları söyledi:
“Siz kâfirleri cismen sıhhatli kalbense hastalıklı, diğer taraftan mü’minleri kalben sıhhatli cismense hastalıklı olarak görürsünüz. Allah’a yemin ederim ki eğer bedeniniz sıhhatli fakat kalbiniz hasta olsaydı Allah katında, pislik yuvarlayan böcekten daha değersiz olurdunuz.”[6]
- İbn Mes’ud (ta) şöyle buyurmuştur:
“Herhangi biriniz dini konusunda başkalarını taklit etmesin. Çünkü taklit ettiği kişi iman ettiğinde o da iman etmiş kâfir olduğunda ise o da kâfir olmuş olacaktır. Eğer ille de birisine uymak istiyorsanız bari ölülere uyunuz ve onları taklit ediniz. Çünkü yaşamakta olan bir insanın fitnesinden asla emin olunamaz”.- İbn Mes’ud (r.a.) bir gün arkadaşlarına
“Sakın herhangi biriniz “immea” olmasın!” dedi. Onların
“Ey Eba Abdirrahman! İmmea da nedir?” diye sormaları üzerine de şunları söyledi:
“İmmea “Ben halka bağlıyım. Onlar doğru yolda olurlarsa ben de doğru yolda olur; onlar dalalette (sapıklıkta) olursa ben de dalalette olurum” diyen kişidir. Allah’a yemin ederim ki halk tamamen kâfir olsa dahi siz kendinizi kâfir olmamak için zorlamak mecburiyetindesiniz.”[7]
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur:
“Üç şey ve bir de dördüncüleri vardır ki bunlar üzerine Yemin etmiş olsaydım yeminim boşa girmezdi. Birincisi, Allah Teâlâ, İslâm’dan nasibi olanlarla olmayanları bir tutmayacaktır. İkincisi Allah Teâlâ bu dünyada yardımcısı olduğu kişileri kıyamet gününde de yardımsız bırakmayacaktır. Üçüncüsü kişi sevdikleriyle haşronulacaktır. Dördüncüsü yine yemin etsem yeminimin boşa çıkmayacağı birşeydir ki kim bu dünyada bir müslüman kardeşinin ayıbını örterse Allah Teâlâ da kıyamet gününde onun ayıplarını örtecektir.”[8]
- İbn Mes’ud (r.a.) şöyle buyurmuştur: ‘Dünyaya talip olanlar ahiretlerini kaybederler. Ahirete talip olanlar da dünyalarından taviz vermek zorunda kalırlar. Ey insanlar! Siz bâki olanı fâni olana tercih ediniz”.
- İbn Mes’ud (ra) şöyle buyurmuştur: “En doğru söz Allah’ın kitabıdır. Yapışılacak en kuvvetli kulp takvâ kelimesidir. En hayırlı millet (din) İbrahim (a.s.)’ın milletidir. Sünnetlerin en güzeli Hz. Peygamber’in sünnetidir. Hidayetlerin en hayırlısı Peygamberlerin hidayetidir. Sözlerin en üstünü Allah’ı zikretmektir. Kıssaların en güzeli Kur’ân’dır. İşlerin en iyisi hayırla sonuçlananları; en kötüsü ise sonradan icat olunanlarıdır. Az fakat yeterli olan, çok olup da insanı meşgul eden şeylerden daha hayırlıdır. Kurtarabileceğin bir nefis gereklerini yerine getiremeyeceğin bir emirlikten daha iyidir. Nefsini kınamanın ve hesaba çekmenin en kötüsü ölüm anında yapılanıdır. Nedametin en kötüsü ise kıyamet gününde olanıdır. Sapıklığın en kötüsü hidayetten sonra gelenidir. Zenginliğin en hayırlısı nefis zenginliğidir. Kalbde bulunanların en iyisi takvâ’dır. Şüphe küfürdendir. Körlüğün en kötüsü kalb körlüğüdür. İçki bütün kötülüklerin anasıdır. Kadınlar şeytanın tuzaklarıdır. Gençlik bir çeşit deliliktir ölenlerin arkasından bağıra-çağıra ağlamak câhiliye âdetlerindendir. Bazı insanlar Cuma namazına en sonuncu olarak gelip Allah Teâlâ’yı çok az anmaktadır. Günahların en korkuncu ve en büyüğü yalandır. Mü’mine sövmek fâsıklık, onunla savaşmaksa küfürdür. Bir mü’minin malı da aynen kanı gibi haramdır. Kim insanları bağışlarsa Allah da onu bağışlar Allah Teâlâ öfkesini yenenleri mükafâatlandırır ve kendisinden af dileyenleri affeder; felaketlere karşı sabır gösterenleri güzel sonuçlara iletir. Kazançların en kötüsü faizden gelen kazançtır. Yiyeceklerin en kötüsü yetim malıdır. Talihli (said) kimse, başkalarının başına gelenlerden ders ve ibret alan kimsedir. Talihsiz (şaki) kimse de daha annesinin karnında iken talihsiz olan kişidir. Herhangi birinize dünya malından kanaat ettiği kadarı yeterlidir. Herkes sonunda dört arşınlık bir yere (kabre) girecektir. Gidiş âhirete doğrudur ve amellerin insan için önemli olanı en sonuncusudur. Rivayetlerin en kötüsü yalan olanıdır. Ölümün en şereflisi şehitliktir. Belayı tanıyan insan ona karşı tedbir alır ve sabreder, tanımayansa dövünmek zorunda kalır. Kim gurura kapılırsa. Allah Teâlâ onu yerden yere vurur. Kim dünyaya güvenir ve onu dost edinmeye kalkarsa dünya onu yüzüstü bırakır. Şeytana itaat eden kimse Allah’a isyan etmiştir. Allah’a isyan eden kişi de O’nun azabına duçar olur”.
- İbn Abbas (r.a.) şöyle buyurmuştur: Kim riyakarlık yapar ya da şöhret peşinde koşarsa Allah Teâlâ kıyamet gününde onu tüm mahşer halkına teşhir eder. Kim büyüklük taslamaya kalkarsa Allah Teâlâ onu alçaltır ve kim de tevazu gösterirse onu da yüceltir.”[9]
--------------------------------------------------------------------------------
[1] Ebu Nuaym, Hilye I/130; Kenz VIII/232 (Abdurrezzak, benzer şekilde).
[2] Ebu Nuaym, Hilye I/131.
[3] Bu ve bundan önceki üçü: Hilye I/132; Üçünçü hadis ayrıca Sıfatu’s-Safve’de de benzer şekilde rivâyet edilmektedir. (I/164. İmam Ahmed’den).
[4] Hilye, 1/134 (Abdurrahman b. Huceyre’den, o da babasından); Sıfatu’s-Safve: 1/161.
[5] Bu ve bundan önceki üçü: Hilye I/134 (İkincisi Abdullah b. Mes’ud’un oğlu Abdurrahman’dan).
[6] Hilye I/135 (Münzir’den).
[7] Bu ve bundan önceki: Hilye I/136.
[8] Hilye I/137.
[9] Bu ve bundan önceki ikisi: Hilye I/138.
Similar topics
» ABDULLAH B.ABBAS'IN(r.a)NASİHATLARI
» CABİR BİN ABDULLAH HZ RÜYASI
» HZ.ÖMER'İN(r.a)NASİHATLARI
» HUZEYFE'NİN (r.a)NASİHATLARI
» CABİR BİN ABDULLAH HZ RÜYASI
» HZ.ÖMER'İN(r.a)NASİHATLARI
» HUZEYFE'NİN (r.a)NASİHATLARI
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paz Tem. 31, 2011 12:01 am tarafından Misafir
» HZ.OSMAN (r.a)'IN HAYATI
C.tesi Ocak 29, 2011 2:36 am tarafından V@K@R
» ROMANTIZM DORUKLARINDA KAZI CALISMASI !
Salı Ara. 28, 2010 3:09 pm tarafından Bäbüsselam
» BU GÜN CUMA
Paz Ara. 19, 2010 8:55 am tarafından visal*1
» GELSEEYDİN SEVGİLİ
Paz Ara. 19, 2010 8:41 am tarafından visal*1
» iman (AMENTÜ)
Paz Ara. 19, 2010 8:33 am tarafından visal*1
» mübarek cuma günü
Paz Ara. 19, 2010 8:24 am tarafından visal*1
» dosta doğru
Paz Ara. 12, 2010 6:42 pm tarafından visal*1
» SENİ SEVİYORUM EFENDİM
Perş. Ara. 09, 2010 7:23 am tarafından visal*1