Kimler hatta?
Toplam 56 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 56 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 73 kişi Salı Ekim 15, 2024 10:38 am tarihinde online oldu.
En son konular
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
OSMANLIDA NAKIŞ İŞİ
1 sayfadaki 1 sayfası
OSMANLIDA NAKIŞ İŞİ
XV. yüzyıl ortaları ile XVI. yüzyıl sonlarına kadar Osmanlılarda katta, nakkaş, musavvir, tarrah ve ressam gibi güzel sanat erbabı da yetişmiştir. Osmanlı devletinde bu san'atların nasıl başladığını bilinmiyor; bununla beraber Selçuklu memleketlerine sahip olan Osmanlıların Konya'da eski devirlerden kalma resim ve nakışlardan istifade ettiklerine şüphe yoktur; bununla beraber musavvirlik ve nakkaşlığın Osmanlılara girmesinin herhalde XV. yüzyılın ilk yarısı içinde olduğunu kuvvetle tahmin edebiliriz; nitekim Bursa'da Yeşilcami denilen Çelebi Mehmed Camii'nin nakkaşı Bursalı Ali Bin İlyas bu söylediğimiz zamanın ustadlarındandır. Üstad Ali, küçük yaşta iken Semerkand'a götürülüp nakış sanatını orada öğrenmiş ve sonra memleketine dönerek Yeşilcami'in nakışlarını yapmıştır. Daha sonra II Sultan Murat zamanında Bursalı Nakkaş Safî isminde bir üstadı tanımaktayız. XV. asrın ikinci yarısında yani 880 H. 1475 M. de Bursa'da vefat eden Hoca Yusuf bin Hoca Ferruh da nakkaştı.
Tebriz ve Orta Asya'da ehemmiyetli surette yayılan eden musavvirlik ve nakkaşlık XV. yüzyıl başlarından itibaren Osmanlı'ya girmiş ve XVI. yüzyılın sonlarında epey rağbet bulmuştur. XV. yüzyıl ortalarında II. Sultan Mehmet'in hassa musavviri yani saray ressamlarından Sinan Bey isminde bir zatı tanımaktayız; bu, Venedik'te yetişmiş olup Mastori Pavli Daragoza (Matteo Pasti) adında bir ressamın talebelerindendir; Sinan Bey Bursa'da vefat etmiş ve Şiblîzâde Ahmed Çelebi'yi yetiştirmiştir; Şiblîzâde eski tabir ile şebihnüvis'likte yani insan resmi yapmakta (portraitiste) pek mahir imiş '. Onbeşinci yüzyıl nakkaşlarından Hasan ve Fazlullah isimlerinde iki kişi daha biliyoruz.
Osmanlı hükümdarları Doğu'dan getirttikleri musavvir ve nakkaşlardan başka Venedik'ten de ressam getirtmişlerdir; meselâ İtalya'da Veronalı Matteo Pasti ve Ferraralı Konstaniço ve bunlardan başka resmen Venedik cumhuriyetinden vaki talep üzerine 1479 Ekim ayı başlarında (884 H.) İstanbul'a gelen Jantil Bellini bunlardandır. Bellini, bir Türk kadını ile bir solak yeniçeri ve biri madalyon ve diğeri yağlı boya olarak Fatih'in iki resmini ve bir de Topkapı Sarayı odalarının duvar nakışlarıyla şehrin manzarasını yapmıştır; Fatih'in yağlı boya resmi Londra müzesindedir.
II. Bayezid ve Yavuz Sultan Selim zamanlarında meşhur Mikelanj'ın iki defa İstanbul'a davet edildiği halde gelmediği malûmdur; Viyana İmparatorluk Kütüphanesi eski müdürü Karabaçek'in eserinde Bayezid'in Mikelanj'ı İstanbul ile Galata arasında köprü yaptırmak için davet ettiği yazılıdır.
Yavuz Sultan Selim, İran seferinden dönerken Şah Mehmed, Abdülgani, Derviş Bey isimlerinde üç musavvir yani portretist ve Semihan, Alaaddin Mehmed, Mansur Bey, Şeyh Kâmil, Ali Bey Abdülhalik ile daha altı nakkaşı beraberinde İstanbul'a getirmiştir. Yavuz Sultan Selim'in Çaldıran harbini tasvir eden ve mozaikle yapılmış olan bir tablonun saray köşklerinden birisinin kapısının üzerinde gördüğünü Nemçe elçisi Busbek beyan etmektedir.
Halkondil zeylindeki bir kayda da inanmak lâzım gelirse Yavuz iyi bir ressam imiş; yağlı boya olarak Şah İsmail ile vukua gelen Çaldıran muharebesini yaparak Venedik cumhuriyetine göndermiş; ve bu resim Müverrih zamanında Venedik meclisi salonunda asılı imiş.
XVI. yüzyılın ilk yarısı içinde (932 H. 1525 M.) devlet hazinesinden para alan nakkaşlar 29 ve öğrencileri de 12 kişi idi. Bunların bir kısmı İstanbul'da yetişmiş ve bir kısmı da Azerbaycan'dan gelmişlerdi; Azerbaycan'dan gelmiş olanlar Fatih Sultan Mehmet, Bayezid, Selim bunlardan her birinin ismi, maaşı, nereden geldiği ve nerede yetiştikleri Topkapı sarayı kütüphanesindeki sanatkâran defterinde gösterilmiş ve oradan naklen merhum Muallim Cevdet tarafından neşredilmiştir.
Bu üstatlardan Amasya valisi Şehzade Ahmed'in yanında bulunmuş olan 22 akçe yevmiyeli ressam Şahkulu, 24 akçeli Tebrizli Melek Ahmed ve 20 akçe yevmiyeli Hasan bin Mehmed ve 21 akçe yevmiyeli ressam Hasan bin Abdülcelil vardır.
Bunlardan musavvir ve nakkaş Şahkulu, Yavuz Sultan Selim zamanında İstanbul'a getirilerek evvelâ 22 akçe ile hassa nakışhânesine alınmış ve daha sonra başnakkaş olmuştur. Şahkulu, resim ve nakışta meşhur Behzad'ın mensup olduğu Herat kolunu temsil etmiştir. İstanbul'da çok talebe yetiştirmiştir; Şahkulu mektebi, Cemâat-i Acem nakkaşları adıyla İran sanatını temsil etmiş olup buna karşı yine XVI. yüzyılda Türk zevk ve san'atını gösteren Cemâat-ı Rûm nakkaşları vardı. Şahkulu'nun Penahî mahlasıyla şiirleri olduğunu musavvirlik ve nakkaşlıkta fevkalâde mahareti bulunduğunu Âşık Çelebi yazmaktadır.
Tezhib sanatında da üstad olan Şahkulu'nun en kıymetli öğrencisi müzehhib Kara Mehmed olup bunun Yıldız kütüphanesinde bulunan Kanunî Sultan Süleyman Divanındaki tezhibi en nefis eserlerindendi. Bunlardan başka Mısır seferi esnasında Yavuz Sultan Selim'in Halep'ten İstanbul'a gönderdiği Taceddin Kürebend ve Hüseyn-i Bâlî ile Kanunî'nin ilk zamanlarında İstanbul'a gelen musavvir Kinci Mahmud ve hem musavvir ve hem müzehhib olan Mısırlı Hasan ve talebelerinden üstad İbrahim ve Galatalı Mehmed ve Hüner-nâme'nin resimlerini yapan Üstad Osman ve kayın biraderi musavvir Ali ve Hasan Kefeli ve adı Mustafa olan şair Sâî ile müneccim ve muvakkit ve aynı zamanda nakkaş olan Ahmed-i Nakşî XVI. yüzyıl musavvir ve nakkaşlarındandırlar.
Bunlardan başka yine aynı asırda yetişmiş olan Türk nakkaş ve ressamları arasında Manisalı hattat ve şair Camiî ile meşhur Galatalı Nakkaş Haydar'ı da zikretmek lâzımdır. Bugün eserini gördüğümüz ve şiirde Nigârî mahlasli olan Haydar Çelebi, hem şiir ve hem de resimde maharet sahibi idi; 980 H. 1572 M. de vefat eden Nigârî Haydar hassa gemilerinde yani Osmanlı donanmasında reislik (kadırga kaptanlığı) etmiş ve musahibi olduğu II. Sultan Selim ile Barbaros Hayreddin Paşa'nın resimlerini yapmıştır. Barbaros'un resmi Türk Tarih, Arkeoloji ve Etnografya dergisi'nin 3. numarasında basılmıştır. Nigârî'nin Londra müzesinde 2 minyatürü olduğunu F. R. Martin ve ondan naklen merhum Halil Ethem Bey, Elvah'ı Nakşiye kolleksiyonu isimli eserinde yazmaktadır. Ressam ve şair Nigârî'nin ilk zamanlarda Tophane'deki evi ve sonra Eyüp tarafındaki köşkü âlim, edib, şair ve sanatkârların buluşma yeri idi. Profesör Dr. Süheyl Ünver tarafından Ressam Nigâri - hayatı ve eserleri hakkında 1946 tarihinde bir eser yayınlanmıştır. 979 H. 1571 M. de vefat eden ve Topkapı Sarayı'nın kapısıyla divanhanesinin nakışlarını yapan ve Baba Nakkaş diye şöhret bulan Şeyh Mustafa'nın adına Çatalca'ya yakın Baba Nakkaş adında bir köy vardır.
Nakışlar, cami, mescit, saray ve konakların ve evlerin duvarlarına, pencere kenarlarına tavanlara ve göze hoş gelecek yerlere yapılır ve binanın aydınlık veya loş oluşuna göre nakşedilirdi; nakışlarda lâle, karanfil ve nar çiçeği esastı.
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paz Tem. 31, 2011 12:01 am tarafından Misafir
» HZ.OSMAN (r.a)'IN HAYATI
C.tesi Ocak 29, 2011 2:36 am tarafından V@K@R
» ROMANTIZM DORUKLARINDA KAZI CALISMASI !
Salı Ara. 28, 2010 3:09 pm tarafından Bäbüsselam
» BU GÜN CUMA
Paz Ara. 19, 2010 8:55 am tarafından visal*1
» GELSEEYDİN SEVGİLİ
Paz Ara. 19, 2010 8:41 am tarafından visal*1
» iman (AMENTÜ)
Paz Ara. 19, 2010 8:33 am tarafından visal*1
» mübarek cuma günü
Paz Ara. 19, 2010 8:24 am tarafından visal*1
» dosta doğru
Paz Ara. 12, 2010 6:42 pm tarafından visal*1
» SENİ SEVİYORUM EFENDİM
Perş. Ara. 09, 2010 7:23 am tarafından visal*1