Kimler hatta?
Toplam 72 kullanıcı online :: 0 Kayıtlı, 0 Gizli ve 72 Misafir Yok
Sitede bugüne kadar en çok 83 kişi Cuma Kas. 22, 2024 5:46 pm tarihinde online oldu.
En son konular
Kasım 2024
Ptsi | Salı | Çarş. | Perş. | Cuma | C.tesi | Paz |
---|---|---|---|---|---|---|
1 | 2 | 3 | ||||
4 | 5 | 6 | 7 | 8 | 9 | 10 |
11 | 12 | 13 | 14 | 15 | 16 | 17 |
18 | 19 | 20 | 21 | 22 | 23 | 24 |
25 | 26 | 27 | 28 | 29 | 30 |
TEFSİR ÇEŞİTLERİ(devamı)
1 sayfadaki 1 sayfası
TEFSİR ÇEŞİTLERİ(devamı)
f. Lügavî Tefsîr
Müslümanlar için her sahada esas olan Kur?ân, lâfızları bakımından da Arap dili için bir esas, yani filolojik tetkikler için de en mühim kaynak olmuştur. Sırf dil bakımından yapılan tefsîrler, ekserisi kaybolan "Garîbu'l-Kur?ân" adındaki birçok eserlerin mevzuunu teşkil etti. Bu sahada pek çok eser meydana getirildi "Garîbu'l-Kur?ân" adı altında yapılan filolojik çalışmalardan ayrı olarak bir de "İ'râbu'l-Kur?ân", "Meâni'l-Kur?ân", "Mecâzu'l-Kur?ân", "Vücûh ve Nezâir" ve "Müşkilü'l-Kur?ân" gibi çalışmalar da yapıldı. Lügavî tefsîrden/Filolojik yaklaşımdan kastımız, konu olarak Kur?ân dilini ele alan ve filolojik yönden Kur?ân'ı inceleyen eserlerdir.
Kur?ân'la ilgili lügat çalışmalarının yanında bir de anlam çalışmaları mevcuttur. Özellikle semantik açıdan Kur?ân'a yöneliş oldukça çok yenidir. T. İzitsu'nun "Kur?ân'da Allah ve İnsan" adlı eseriyle "Kur?ân'da Dinî ve Ahlâkî Kavramlar" adlı eseri buna bir örnektir. Semantik, kelimelerin anlam derecelerini araştıran bir bilim dalı olarak ortaya çıkmıştır. (Ayrıntılı bilgi için: Süyutî, 1/149; Cerrahoğlu, 1/269-279)
g. Târihî Tefsîr
Bazı araştırmacılar da Kur?ân'ı, tarihî yönden araştırmaya yönelmişlerdir. Bu araştırmayla onlar, Kur?ân'ın nüzûl merhâlelerine göre tefsîr edilmesini kastetmektedirler. Yani 23 yıllık dönemde ilk 5 âyeti Kur?ân'dan ilk inen âyetler olan Alâk Sûresi'nden başlayıp, son nâzil olan âyete kadar sırayla âyetleri tefsîr etme teşebbüsünde bulunmuşlardır. Bazılarına göre bu tefsîr şeklinin uygulanması çok zor ve birçok yönden de faydasızdır. (Sağir, 117-118) Nüzûl sırasına göre tefsîr yapan müfessirler ve bu sahadaki tefsîrlere misal olarak Muhammed İzzet Derveze'nin et-Tefsiru'l-Hadîsi?ni verebiliriz.
h. Fırka Tefsirleri/Kelâmî Tefsîrler
İslâm'da tefsîr hareketine hız veren âmillerden biri de, İslâm'ın birinci asrından itibaren gerek dinî ve gerekse siyasî bir anlayışla zuhûr etmeye başlıyan fırkalar olmuştur. Her şeyden evvel Müslüman olduklarını unutmayan bu fırkalar, yaptıkları işlerin doğruluğunu ispat için Kur?ân'a başvuruyorlardı. Gittikleri yolun doğruluğunu göstermek gayretiyle âyetleri, kendi görüşlerini teyid edecek şekilde te'vil ediyorlardı. İslâm milleti arasında şâyi olan fırkalardan herbiri Kur?ân'da kendi mezhebine uygun gördüğünü alıyor, diğer kısımları ise te'vil edip, kendi görüşüne uydurmaya çalışıyor ve insanlar da bu yollardan birine tâbi oluyordu.
Mutezile, Şiâ ve Hâricî fırkaları gibi ortaya çıkan ilk mezheplerin hepsinin Kur?ân'a sarıldığını ve ilk ihtilâfların hepsinin Kur?ân'a rucu' ettiğini görmekteyiz. Onlar, Kur?ân'ı, kendi fırkalarının dar görüşü içine sığdırmaya uğraşmışlar, hattâ İslâm bünyesi içinde, aslı İslâmî olmayan fırkalar bile, bekâlarını sağlayabilmek için Kur?ân'a dayanmak mecburiyetinde kalmışlardır. Bu fırkalardan çok sonra Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat, inanç ve düşünce sistemlerini İmam Eş?arî ve İmam Maturîdî'nin ekollerinde buldular ve bu iki imamın sistemini benimsediler.
İslâm'daki birçok fırkaların elimizdeki tefsîrleri fazla değildir. Bazılarının da, sadece bazı âyetler hakkındaki tefsîr ve te'villeri mevcuttur. Bunlar, tefsîr kitaplarının sahifeleri arasında hususî olarak zikredildiği gibi, ilim kitapları arasında umumî olarak bulunurlar. Bizim bir makale çerçevesi içinde bunları teker teker ele alıp incelemeye ve tefsîrleri hakkında bilgi verme imkânımız yoktur. Onun için, bu fırkalardan sadece bazılarının ismini vermekle iktifa edeceğiz. (Ayrıntılı bilgi için: Zehebî, 1/363-476; Çetin 1980, 179-196; Cerrahoğlu, 2/303-541)
1. Mu'tezile, 2. Şîa: a. İsmâiliyye (Bâtınıyye), b. İmâmiyye Şiası (İsnâ Aşeriyye), c. Zeydiyye, 3. Hârîciler, 4.Ehl-i Sünnet.
ı. İlhâdî Tefsîr
İlhad, kelime genel olarak, Allah'ın varlığına, birliğine inanmama, gerçek itikattan sapma, inanç bozukluğu, itikatsızlık, dinsizlik gibi mânâlarda kullanılmıştır. Kelime, felsefede "ateizm"in Arapça karşılığıdır. İlhâdî tefsîrler, İslâm Dini'ni yıkmak gayesi ile gerek Kur?ân'ı inkâra yeltenen ve gerekse bazı âyetler hakkında fâsid te'villerde bulunarak gayelerine ulaşmak isteyenlerin yazmış oldukları tefsîrlerdir. Kısacası bu tefsîr çeşidi, ilme, imana İslâm'a aykırı ve İslâm Dini'ne zıt düşen fikir ve hareketlerdir ki, dinin bütün asıllarını inkâr edenlerle tek bir aslını inkâr edenler, ayırt edilmeksizin bu lafzın içerisinde mütalâa edilmişlerdir.
İslâmiyet'in bidâyetinden beri, bazı kimseler ve gruplar hile ile İslâm'ı yıkmak istemişler ve bu işte kendilerine göre en sağlam yol olarak da Kur?ân-ı Kerim'i kendi heva ve heveslerine göre gelişi güzel te'vil etme ve hattâ tahrife yeltenmişlerdir. Geçmiş asırlarda olduğu gibi, asrımızda da İslâm'a saldırılar eksik değildir. İslâm'ı ve Kur?ân'ı hedef alan bu ilhâd hareketlerinin en korkuncu, Kur?ân-ı Kerim'in arkasına saklanarak, Onu asıl mecrasından saptıracak olan ilhâdî izah tarzlarıdır. Bu faaliyetler, geçmişte sapık fırkalar tarafından icra ediliyordu. Bugün ise, bunlar aynen varsa da, İslâm'ı Batılıların kaynaklarından öğrenen kendi insanlarımız tarafından ifâ edilmektedir. Kur?ân'ı ve onun âyetlerini hevâ ve heveslerine göre te'vil ve hattâ tahrîf ederek takip edilen yol, Kur?ân'ı mecrasından saptırmada en câzip yol olarak görünmektedir. Öyle anlaşılıyor ki, İslâm ve Kur?ân düşmanları kendilerine câzip görünen bu yolu ısrarla takib edeceklerdir. Onların bu hareketine hız veren en mühim âmil, Müslümanların bugün içinde bulundukları zayıf ve cılız durumlarıdır. Zayıflıklarının sebebi de, ilim ve irfândan mahrum oluşları ve geçmişleriyle irtibâtlarını kesmeleridir. (Zehebî, 3/188-212)
Prof. Dr. İsmail Cerrahoğlu, Türkiye'deki ilhâdî tefsîr hareketleri ile ilgili olarak, bir fitne ve münakaşa konusu olmaması için isim vermeden tesbit mahiyetinde bazılarını okuyucularına sunar ve şöyle der: "Müsteşriklerin maşası durumuna gelen kimseler, yurdumuzda meydanı boş bulmuşlar, Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya başlamış, atlarını istedikleri gibi oynatabilmişlerdir. Bunlar, kendilerini inkâr edercesine geçmişlerine ve İslâm'a lânet ve küfür edebilmişlerdir. İslâmî kaynaklardan hiçbirine vâkıf olmadıkları hâlde, Batılı üstadlarının yanında madalya kazanabilmek için, onların eserlerinden iktibaslar yapmışlar ve bunların doğru olup olmadıklarını araştırma imkânına sahip olamamışlardır... Birçokları itibariyle kendilerinin Müslüman olduğunu kabul eden kimseler ortaya çıkmış, hevâ ve heveslerini tatmin edebilmek için, Kur?ân-ı Kerim'i yakışık almıyacak bir şekilde te'vile yönelmişlerdir. Bunlar, zayıf ve çirkin görüşleri, mesnedsiz iddiaları ileri sürmüşler ve insanları aldatmayı düşünmüşlerdir. Bunlardan kimisi 'yenileşmek, reform' sloganı altında, kimisi de 'kafalarında kurdukları düzeni ayakta tutabilmek' gibi bayağı bir hedefin arkasında, Kur?ân'ın ve İslâm'ın tahrib olması pahasına da olsa böyle bir harekete girişebilmişlerdir..." (Cerrahoğlu, 2/353-378)
Müslümanlar için her sahada esas olan Kur?ân, lâfızları bakımından da Arap dili için bir esas, yani filolojik tetkikler için de en mühim kaynak olmuştur. Sırf dil bakımından yapılan tefsîrler, ekserisi kaybolan "Garîbu'l-Kur?ân" adındaki birçok eserlerin mevzuunu teşkil etti. Bu sahada pek çok eser meydana getirildi "Garîbu'l-Kur?ân" adı altında yapılan filolojik çalışmalardan ayrı olarak bir de "İ'râbu'l-Kur?ân", "Meâni'l-Kur?ân", "Mecâzu'l-Kur?ân", "Vücûh ve Nezâir" ve "Müşkilü'l-Kur?ân" gibi çalışmalar da yapıldı. Lügavî tefsîrden/Filolojik yaklaşımdan kastımız, konu olarak Kur?ân dilini ele alan ve filolojik yönden Kur?ân'ı inceleyen eserlerdir.
Kur?ân'la ilgili lügat çalışmalarının yanında bir de anlam çalışmaları mevcuttur. Özellikle semantik açıdan Kur?ân'a yöneliş oldukça çok yenidir. T. İzitsu'nun "Kur?ân'da Allah ve İnsan" adlı eseriyle "Kur?ân'da Dinî ve Ahlâkî Kavramlar" adlı eseri buna bir örnektir. Semantik, kelimelerin anlam derecelerini araştıran bir bilim dalı olarak ortaya çıkmıştır. (Ayrıntılı bilgi için: Süyutî, 1/149; Cerrahoğlu, 1/269-279)
g. Târihî Tefsîr
Bazı araştırmacılar da Kur?ân'ı, tarihî yönden araştırmaya yönelmişlerdir. Bu araştırmayla onlar, Kur?ân'ın nüzûl merhâlelerine göre tefsîr edilmesini kastetmektedirler. Yani 23 yıllık dönemde ilk 5 âyeti Kur?ân'dan ilk inen âyetler olan Alâk Sûresi'nden başlayıp, son nâzil olan âyete kadar sırayla âyetleri tefsîr etme teşebbüsünde bulunmuşlardır. Bazılarına göre bu tefsîr şeklinin uygulanması çok zor ve birçok yönden de faydasızdır. (Sağir, 117-118) Nüzûl sırasına göre tefsîr yapan müfessirler ve bu sahadaki tefsîrlere misal olarak Muhammed İzzet Derveze'nin et-Tefsiru'l-Hadîsi?ni verebiliriz.
h. Fırka Tefsirleri/Kelâmî Tefsîrler
İslâm'da tefsîr hareketine hız veren âmillerden biri de, İslâm'ın birinci asrından itibaren gerek dinî ve gerekse siyasî bir anlayışla zuhûr etmeye başlıyan fırkalar olmuştur. Her şeyden evvel Müslüman olduklarını unutmayan bu fırkalar, yaptıkları işlerin doğruluğunu ispat için Kur?ân'a başvuruyorlardı. Gittikleri yolun doğruluğunu göstermek gayretiyle âyetleri, kendi görüşlerini teyid edecek şekilde te'vil ediyorlardı. İslâm milleti arasında şâyi olan fırkalardan herbiri Kur?ân'da kendi mezhebine uygun gördüğünü alıyor, diğer kısımları ise te'vil edip, kendi görüşüne uydurmaya çalışıyor ve insanlar da bu yollardan birine tâbi oluyordu.
Mutezile, Şiâ ve Hâricî fırkaları gibi ortaya çıkan ilk mezheplerin hepsinin Kur?ân'a sarıldığını ve ilk ihtilâfların hepsinin Kur?ân'a rucu' ettiğini görmekteyiz. Onlar, Kur?ân'ı, kendi fırkalarının dar görüşü içine sığdırmaya uğraşmışlar, hattâ İslâm bünyesi içinde, aslı İslâmî olmayan fırkalar bile, bekâlarını sağlayabilmek için Kur?ân'a dayanmak mecburiyetinde kalmışlardır. Bu fırkalardan çok sonra Ehl-i Sünnet ve'l-Cemaat, inanç ve düşünce sistemlerini İmam Eş?arî ve İmam Maturîdî'nin ekollerinde buldular ve bu iki imamın sistemini benimsediler.
İslâm'daki birçok fırkaların elimizdeki tefsîrleri fazla değildir. Bazılarının da, sadece bazı âyetler hakkındaki tefsîr ve te'villeri mevcuttur. Bunlar, tefsîr kitaplarının sahifeleri arasında hususî olarak zikredildiği gibi, ilim kitapları arasında umumî olarak bulunurlar. Bizim bir makale çerçevesi içinde bunları teker teker ele alıp incelemeye ve tefsîrleri hakkında bilgi verme imkânımız yoktur. Onun için, bu fırkalardan sadece bazılarının ismini vermekle iktifa edeceğiz. (Ayrıntılı bilgi için: Zehebî, 1/363-476; Çetin 1980, 179-196; Cerrahoğlu, 2/303-541)
1. Mu'tezile, 2. Şîa: a. İsmâiliyye (Bâtınıyye), b. İmâmiyye Şiası (İsnâ Aşeriyye), c. Zeydiyye, 3. Hârîciler, 4.Ehl-i Sünnet.
ı. İlhâdî Tefsîr
İlhad, kelime genel olarak, Allah'ın varlığına, birliğine inanmama, gerçek itikattan sapma, inanç bozukluğu, itikatsızlık, dinsizlik gibi mânâlarda kullanılmıştır. Kelime, felsefede "ateizm"in Arapça karşılığıdır. İlhâdî tefsîrler, İslâm Dini'ni yıkmak gayesi ile gerek Kur?ân'ı inkâra yeltenen ve gerekse bazı âyetler hakkında fâsid te'villerde bulunarak gayelerine ulaşmak isteyenlerin yazmış oldukları tefsîrlerdir. Kısacası bu tefsîr çeşidi, ilme, imana İslâm'a aykırı ve İslâm Dini'ne zıt düşen fikir ve hareketlerdir ki, dinin bütün asıllarını inkâr edenlerle tek bir aslını inkâr edenler, ayırt edilmeksizin bu lafzın içerisinde mütalâa edilmişlerdir.
İslâmiyet'in bidâyetinden beri, bazı kimseler ve gruplar hile ile İslâm'ı yıkmak istemişler ve bu işte kendilerine göre en sağlam yol olarak da Kur?ân-ı Kerim'i kendi heva ve heveslerine göre gelişi güzel te'vil etme ve hattâ tahrife yeltenmişlerdir. Geçmiş asırlarda olduğu gibi, asrımızda da İslâm'a saldırılar eksik değildir. İslâm'ı ve Kur?ân'ı hedef alan bu ilhâd hareketlerinin en korkuncu, Kur?ân-ı Kerim'in arkasına saklanarak, Onu asıl mecrasından saptıracak olan ilhâdî izah tarzlarıdır. Bu faaliyetler, geçmişte sapık fırkalar tarafından icra ediliyordu. Bugün ise, bunlar aynen varsa da, İslâm'ı Batılıların kaynaklarından öğrenen kendi insanlarımız tarafından ifâ edilmektedir. Kur?ân'ı ve onun âyetlerini hevâ ve heveslerine göre te'vil ve hattâ tahrîf ederek takip edilen yol, Kur?ân'ı mecrasından saptırmada en câzip yol olarak görünmektedir. Öyle anlaşılıyor ki, İslâm ve Kur?ân düşmanları kendilerine câzip görünen bu yolu ısrarla takib edeceklerdir. Onların bu hareketine hız veren en mühim âmil, Müslümanların bugün içinde bulundukları zayıf ve cılız durumlarıdır. Zayıflıklarının sebebi de, ilim ve irfândan mahrum oluşları ve geçmişleriyle irtibâtlarını kesmeleridir. (Zehebî, 3/188-212)
Prof. Dr. İsmail Cerrahoğlu, Türkiye'deki ilhâdî tefsîr hareketleri ile ilgili olarak, bir fitne ve münakaşa konusu olmaması için isim vermeden tesbit mahiyetinde bazılarını okuyucularına sunar ve şöyle der: "Müsteşriklerin maşası durumuna gelen kimseler, yurdumuzda meydanı boş bulmuşlar, Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya başlamış, atlarını istedikleri gibi oynatabilmişlerdir. Bunlar, kendilerini inkâr edercesine geçmişlerine ve İslâm'a lânet ve küfür edebilmişlerdir. İslâmî kaynaklardan hiçbirine vâkıf olmadıkları hâlde, Batılı üstadlarının yanında madalya kazanabilmek için, onların eserlerinden iktibaslar yapmışlar ve bunların doğru olup olmadıklarını araştırma imkânına sahip olamamışlardır... Birçokları itibariyle kendilerinin Müslüman olduğunu kabul eden kimseler ortaya çıkmış, hevâ ve heveslerini tatmin edebilmek için, Kur?ân-ı Kerim'i yakışık almıyacak bir şekilde te'vile yönelmişlerdir. Bunlar, zayıf ve çirkin görüşleri, mesnedsiz iddiaları ileri sürmüşler ve insanları aldatmayı düşünmüşlerdir. Bunlardan kimisi 'yenileşmek, reform' sloganı altında, kimisi de 'kafalarında kurdukları düzeni ayakta tutabilmek' gibi bayağı bir hedefin arkasında, Kur?ân'ın ve İslâm'ın tahrib olması pahasına da olsa böyle bir harekete girişebilmişlerdir..." (Cerrahoğlu, 2/353-378)
1 sayfadaki 1 sayfası
Bu forumun müsaadesi var:
Bu forumdaki mesajlara cevap veremezsiniz
Paz Tem. 31, 2011 12:01 am tarafından Misafir
» HZ.OSMAN (r.a)'IN HAYATI
C.tesi Ocak 29, 2011 2:36 am tarafından V@K@R
» ROMANTIZM DORUKLARINDA KAZI CALISMASI !
Salı Ara. 28, 2010 3:09 pm tarafından Bäbüsselam
» BU GÜN CUMA
Paz Ara. 19, 2010 8:55 am tarafından visal*1
» GELSEEYDİN SEVGİLİ
Paz Ara. 19, 2010 8:41 am tarafından visal*1
» iman (AMENTÜ)
Paz Ara. 19, 2010 8:33 am tarafından visal*1
» mübarek cuma günü
Paz Ara. 19, 2010 8:24 am tarafından visal*1
» dosta doğru
Paz Ara. 12, 2010 6:42 pm tarafından visal*1
» SENİ SEVİYORUM EFENDİM
Perş. Ara. 09, 2010 7:23 am tarafından visal*1