MALEZYALI MUSLUMANLAR

V@K@R Paz Nis. 25, 2010 4:54 pm

MALEZYA'LI MUSLUMANLAR
Malezyalı Müslümanlar genel olarak kızmayan, sinirleri alınmış, kızsalar da bunu içlerine atan bir ahlaka sahipler. 27 milyonluk bir nüfusa sahip olan bugün ki Malezya Devleti 1957 yılında kuruldu. Fakat Malay Halkı daha önce 450 seneye yakın bir zaman İngilizlerin sömürgesi altında yaşadı. Nesillerde işgali içselleştirme psikolojisi vardır. Hatta Malik bin Nebi bu durumu “gabiliyetül istiğmar” şeklinde kavramsallaştırmıştır. Bugünki Malezya gençliği İngilizleri çok seviyor ve İngilizlere karşı büyük bir hayranlık duygusu taşıyor. Malezyalı gençler Malezya 1. Ligi’nden daha çok İngiltere 1. Ligi’ne ilgi gösteriyorlar. Ayrıca Malezyalı her gencin İngiltere Ligi’nde tuttuğu bir takım vardır. İngiltere ile Türkiye arasında yapılan dünya kupası karşılaşmasında bizim üniversitedeki Malezyalı öğrencilerin hepsi Türkiye karşısında İngiltere’yi tutuyorlardı. Gençler arabalarının arkalarına, işyerlerine İngiliz futbol takımlarını veya İngiltere’yi sembolize eden armalar asarlar. Bu işgal kültürünün ortaya çıkardığı bir durum. Malezya’daki yeni neslin zihin dünyası tamamen sömürge kültüründen beslenmiş ve yeni nesil İslami mirastan ciddi anlamda uzaklaşmış durumda. Malezyalıların son derece sakin, hiçbir şekilde tepki vermeyen, karşı gelmeyen bir ahlaka sahip olmalarını da sömürge kültürüyle ilişkilendirebiliriz.

OSMANLI’NIN GÜNEY ASYA İLGİSİ

-Genelde Güneydoğu Asyalı Müslümanların özelde ise Malayların Osmanlı ile olan ilişkileri nasıldı?

Osmanlı’nın Güneydoğu Asya’daki Müslümanlar ile kurduğu ilişkiler ilgiye muhtaç, ilmi çalışmaların yapılması gereken bir alan. Bu alan üzerinde araştırmalar yapılırsa Osmanlının bu bölgedeki Müslümanlarla güçlü diyaloglar kurduğunu görürüz. 2. Abdülhamid döneminde Ebu Bekir Efendi İttihad-ı İslam çalışmaları için Güney Afrika’ya gönderilirken, Ebu Bekir Efendi’nin oğlu Fuat Efendi de bu bölgeye gönderilmiştir. Hatta İngilizler Fuat Efendi’nin arkasına istihbarat ekipleri takarak rahat bir şekilde çalışmasını engellemeye çalışmışlardır. Fuat Efendi’nin mezarı da şu an Cao şehrindedir. İttihad-ı İslam Projesi bütün Müslümanların birliğini gözeten bir proje olduğu için Güneydoğu Asya’ya da Osmanlı’yı temsil eden alimler gönderilmiş. Bu alimler Güneydoğu Asyalı Müslümanları İttihad-ı İslam fikri etrafında örgütlemeye ve siyasi olarak bilinçlendirmeye çalışmışlar. Osmanlı Hilafeti’nin bu bölgeyle çok ciddi ve aktif ilişkileri vardı. Fakat bu ilişkiler zamanla zayıfladı.

- Niçin?

Cumhuriyet dönemiyle birlikte Güneydoğu Asya’daki Müslümanları ne yazık ki unuttuk. Oysa geçmişteki ilişkilerimiz son derece canlı. Portekizliler 1600’lü yıllarda bu bölgeyi işgal edip ilk çıkarmayı Malakan Limanı’ndan yapıyorlar. Osmanlı, Malaka’nın düşmemesi için bölgeye ağır silahlar gönderiyor. Ayrıca İngilizler Malay Adalarını işgal edince Osmanlı İngilizlere karşı bağımsızlık mücadelesi veren gruplara ciddi destekler vermiş. Bu bölgede uzun yıllar Osmanlı Halifeleri adına hutbeler okutulmuş ve hala daha Açe’de hutbeler Osmanlı adına okutuluyor. 2. Abdülhamid Han Kur-an’ı Kerim’i Malay Diline çevirttiriyor ve Malayca olan mealler Güneydoğu Asyalı Müslümanlara dağıtılıyor. Burada ciddi anlamda bir Osmanlı izi var.

-Yeni nesil Türklere ve Türkiye’ye nasıl bakıyorlar?

Malezya’daki yeni neslin kafasında Türkiye ve Türkler canlı bir figür değil; unutulmuş bir figür. Fakat eski nesiller, yaşlılar Osmanlıya ve Türklere büyük sevgi besliyorlar.

“PAS MALEZYA’NIN REFAH PARTİSİ”

-Malezya’daki İslami Hareket’in durumu nasıl? Malezya İslami Hareki neleri önceliyor ve halk genel olarak Malezya İslami Hareketi hakkında ne düşünüyor?

Malezya’da İslami Hareket daha çok kısa adı PAS olan Malezya İslam Partisi ile birlikte anılıyor. PAS bize geçmişte Milli Görüş partilerinden olan Türkiye’deki Refah Partisi’ni çağrıştıran bir hareket. 13 eyaletten oluşan Malezya’da seçimle iktidara gelerek yönetime geldikleri eyaletlerde Şeriat Kanunlarını tatbik etmeye çalışıyorlar. Fakat PAS’ın hâkim olduğu bölgelerde tatbik edilen Şer-i Kanunlar son derece soft, son derece ılımlı ve çoğu zaman Şer-i olup olmadığı bile tartışılacak bir şekilde uygulanıyor. PAS ayrıca Malezya’da yaşayan Müslümanları İslami Siyasi Bilinç etrafında bir araya getirmeyi de hedefliyor.

-Bildiğimiz kadarıyla PAS’ın kendi içinde de bir takım sorunlar yaşanıyor.

Evet. PAS üniversitelerde görev yapan geniş bir akademisyen kadroya sahip. Akademisyenler PAS’ı geleneksel yapısından uzaklaştırıp biraz daha modern bir çizgiye çekme mücadelesi veriyorlar. PAS’ın içinde gelenekçilerle yenilikçiler arasında yaşanan mücadele bir kriz alanı olarak duruyor.

-Bu mücadeleyi Fazilet Partisi bölünürken Milli Görüş içinde yaşanan gelenekçi yenilikçi mücadelesine benzetebilir miyiz?

Kavramlar bunu çağrıştırsa da PAS içinde yaşananlar tam olarak Milli Görüş içinde yaşanan gelenekçi yenilikçi mücadelesine denk düşmüyor. PAS’ın içindeki gelenekçiler daha çok medrese kökenli kişilerden oluşurken yenilikçiler ise genel olarak üniversitelerdeki doçentlerden, profesörlerden oluşuyor. Yenilikçiler dış dünyaya açılmayı ve dış dünyanın kabul edeceği daha ılımlı İslami bir anlayışı savunuyorlar. Gelenekçiler ise bu talebe karşı direniyorlar.

Bu iç mücadeleden uzun vadede sizce kim galip çıkacak?
Yenilikçiler her geçen gün parti içerisindeki etki alanlarını daha da arttırıyorlar. Görünüşe göre bu mücadeleden yenilikçi kanat galip olarak çıkacak.

-Malezya İslami Hareketi’nin geleceğini nasıl görüyorsunuz? Örneğin PAS ülkenin genelinde iktidara gelip Malezya’nın siyasi olarak Şeriatla yönetilmesini sağlayabilir mi?

Ben PAS’ın gelecekte Malezya’da iktidar olacağını sanmıyorum. Öncelikli olarak demografik gerçekliği göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Yüzde 40’ı oluşturan Gayri Müslimler PAS’a mesafeli duruyorlar. PAS da Gayri Müslimleri kucaklayacak bir siyasi açılıma sahip değil. PAS daha çok Müslümanlara yönelik politikalar geliştiriyor. Ayrıca Malay Müslümanlarının önemli bir kısmının da sekülerizmi kültürel anlamda içselleştirdiklerini göz önünde bulundurursak PAS’ın işinin ne kadar zor olduğunu daha iyi kavrarız. Sekülerizmi içselleştiren Malezyalı Müslümanların PAS’ın yaşam tarzlarına müdahele etmesine izin vereceklerini sanmıyorum. Bir taraftan Gayri Müslimlerin oranı, diğer taraftan da sekülerleşen Malezyalı Müslümanların gerçekliği PAS’ın ülke genelini kontrol altına almasına müsaade etmez.

-Malezya’da bayanlar arasında başörtülü olanların oranının bu kadar yaygın olmasını neye bağlıyorsunuz?

Malezya’da 1980’li yıllara kadar başörtülü bayanların sayısı son derece azdı. Şu anda da genelde şehirli kızlar başörtüsü kullanıyorlar. Burada Türkiye’nin tam tersi bir durum var. Malezya’da kırsal alanlara, köylere doğru gidildikçe başörtüsü kullananların oranı azalıyor. Eğitimliler arasındaki başörtülü oranı eğitimsizlere göre çok daha fazla. Başörtüsünün eğitimliler arasında yaygınlaşmasının ise farklı sebepleri bulunuyor. Malezya’da nüfusun yüzde 30’una sahip olan Çinliler kendi medeniyetlerine karşı bir aidiyet duygusuna sahipler. Bu aidiyet hissi Çinlilere siyasi ve kültürel bir bilinç veriyor. Nüfusun yüzde 11’ini oluşturan Hindistanlılar da kendilerini Hint Medeniyeti’nin bir parçası olarak görüyorlar ve Hintli olmayı önemsiyorlar. Fakat Malayların aidiyet hissedebilecekleri derin bir tarihleri ve güçlü bir medeniyet birikimleri yok. Bu tarihsel gerçeklik Malayları bir arada yaşadıkları Hintlilere ve Çinlilere karşı güçlü bir topluluğa dönüştürebilecek güçlü bir aidiyet duygusunu zorunlu kılıyor. Bunu fark eden Malay Yöneticiler İslam’ı kullanarak Malaylar arasında siyasi bir birliktelik oluşturmayı amaçladılar. Malezya’da 1980’li yıllardan itibaren eğitim müfredatlarına İslam’ı anlatan dersler konuldu. Ayrıca kızların başörtü kullanmaları bizzat devlet tarafından teşvik edildi ve eğitimli genç kızlar arasında başörtüsü kullananların oranı arttı. Fakat başörtüsünü teşvik eden hükümetlere baktığımızda bu hükümetlerin seküler fikirleri benimseyen yöneticilerden oluştuğunu görüyoruz.

“MALEZYA’DA MÜSLÜMANLARA İÇKİ YASAK”

-Malezya’daki hukuk sistemi de çok tartışılıyor. Malezya’da nasıl bir hukuk sistemi var?

Malezya’da 2 çeşit hukuk sistemi uygulanıyor. Bu hukuk sistemlerinden biri Şeriat Hukuku, diğeri de İngiliz Hukuku. Evlenme, boşanma, miras gibi konularda Malezya’nın genelinde İslam Hukuku geçerli. Malezya’da Müslümanların içki içmeleri kanunlara göre yasak. Bir kişi bara gittiği zaman barmen o kişiye önce Müslüman olup olmadığını sorar. O kişi eğer Müslüman ise barmenden içki alamaz. Fakat Gayri Müslim ise istediği gibi içki tüketebilir.

-İçki içerken yakalanan bir Müslüman’a nasıl bir ceza uygulanıyor?

Daha çok para cezası veriliyor. Fakat Malezyalılar mahkemelerde kendi istedikleri hukuk sistemine göre de yargılanabiliyorlar. Mahkemelerde başta Müslümanlar olmak üzere Malezyalıların geneli İngiliz Hukuk sistemini daha çok tercih ediyorlar.

-Malezya denilince Türkiye’de akla gelen isimlerden biri de 22 yıl Malezya’yı yöneten Mahathir Muhammed. Türkiye’de özellikle Filistin konusundaki çıkışlarından dolayı Mahathir’e karşı bir sempati var. Siz Mahathir’i nasıl görüyorsunuz?

Mahathir’in birden fazla yüzü olduğunu düşünüyorum. İslam Alemi’nde İsrail karşısında Filistin’i savunan, Amerika’ya karşı mazlum Müslüman halkların sözcüsü olan bir Mahathir imajı var. Müslüman Halklar kendi ülkelerinde bu tür liderlere sahip olmadıkları için Mahathir gibi çıkışlar yapan liderleri hemen efsane haline getiriyorlar. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da Davos’taki çıkışından sonra İslam Dünyası’nda büyük bir kahramana dönüşmüştü. Aynı Mahathir’i biz Bilderberg Toplantılarında, Amerika ile son derece samimi bir şekilde de görüyoruz. Bu da Mahathir’in bir başka yüzü. Bir de Mahathir’e Malezya’nın içinden bakmak lazım. Mahathir Malezya’da daha çok seküler Malayların desteklediği, Malezyalı İslamcıların mesafeli durdukları hatta ihanetle suçladıkları bir lider. Mahathir bana göre farklı tarafları olan ve farklı taraflarının toplamından oluşan bir kişilik.

Misafir Ptsi Tem. 19, 2010 4:03 pm

Gül Apla Ne Güzel Yazmışsın Smile

Ptsi	Salı	Çarş.	Perş.	Cuma	C.tesi	Paz
					1	2
3	4	5	6	7	8	9
10	11	12	13	14	15	16
17	18	19	20	21	22	23
24	25	26	27	28	29	30